Kemik erimesi, kemik kitlesinin başka bir deyişle içindeki minerallerin azalması ve mikroskopik olarak incelendiğinde yapısının bozuk bir hal alması neticesi kemik kırılganlığının ve kırık ihtimalinin arttığı bir iskelet hastalığıdır. Vücutta iki tür kemik vardır. Bunlar kortikal ve trabeküler kemiklerdir. Trabeküler kemik, kortikal kemiğe göre daha azdır ve kemiklerin uç bölümünde ve omurgada bulunur. Ayrı olarak bu kemiğin yapım ve felaket hızı daha fazladır. Bu yüzden kırılganlığa hassas olan kemik trabeküler kemiktir.
Kemik erimesi en çok omurlar, kalça kemiği ve bileklerde görülür. Diğer kemiklerde görülme ihtimali da vardır. Bunun neticeninde boy kısalığı veyahut hayati ehemmiyet arz eden kırıklar oluşabilir.
Menopoz döneminde kemik erimesi artar. Bu artış ne kadar fazla olursa ileri yaşlarda kemik kırığıyla karşılaşma ihtimali o kadar artar. Zira bu hızlı kemik kaybı menopozla başladıktan sonra 15 seneye kadar sürer. Daha sonra kemik kaybı azalır. İşte bu ara dönemdeki kayıp o yüzden bu kadar ehemmiyetlidir. Bunu asgari zararla atlatmak, ileride oluşacak kemik kırıklarının önüne geçmek için koşuldur.
KEMİK ERİMESİ KİMLERDE GÖRÜLÜR? RİZİKO ETKENLERİ NELERDİR?
Kemikler 35 yaşından sonra içerdiği minerali (kalsiyum) kaybetmeye başlar. Oluşan kemik miktarı, kaybedilen kemik miktarından az olursa kemik kaybı gerçekleşir. Evvela kadınların bu hastalığa yakalanma sıklığının erkeklere oranla daha fazla olduğunu belirtmek gerekir. Bilhassa menopoz sonrası, östrojen hormonunun da azalmasına bağlı olarak bu olasılık daha da artar. Östrojenin azalması kadınlarda kemik erimesinin temel nedenidir. 45 yaşından önce natürel veyahut cerrahi bir operasyonla yumurtalıkların alınması neticesi adet görmeme ve adet düzensizliği neticesi kemik erimesi görülebilir. Bunun yanında yaşın artışı normal bir süreç olsa da kemik erimesi ihtimalini arttırır.
Kalıtsal etkenler de kemik erimesi oluşumunda tesirlidir. Bilhassa ailesinde kemik kırığı olan kişilerde ileri yaşlarda kemik erimesi görülme ihtimali artar. Evvelce rastgele bir kırık geçirmiş olmak da osteoporoza kapı aralayabilir. Ayrı olarak astım ya da eklemlerinde irinli rahatsızlıklar olanlarda görülme rizikosu fazladır.
Bunların dışında önemli etmenlerden birisi de kalsiyumdan ve D vitamininden yetersiz beslenmektir. Bunlar kemiğin temel mineralleri olduğundan eksikliği kemik yıkımını arttırır. Sigara içme, kemik yıkımına kapı aralayan guatr ilaçları, kortizon(kortikosteroid türü ilaçlar) kullanma, içki tüketimi da kemik erimesini arttıran riziko etmenleridir.
Erkeklerin kemikleri kadınlara oranla daha kuvvetlidir. Küçüklük döneminden itibaren bu vaziyetin böyle olması erkeklerde kemik erimesinin niye daha az olduğunu ortaya koyar. Hareketsiz bir hayat tarzı sürme, kimi fiziksel problemler ve testesteron hormonunun azalması kemik erimesi nedenleri arasındadır.
KEMİK ERİMESİ TANISI
Osteoporoz (kemik erimesi) erken dönemde belirti vermez. Standart radyolojik yollar (normal röntgen filmi çekimi) kemik kaybını pek duyarlı bir şekilde göstermediklerinden erken olaylarda emin tanı yolu DEXA dediğimiz çift enerjili X-ışını absiometrisi ile kemik yoğunluğu ölçülür. Bu yolla vücudun en duyarlı kemikleri (uyluk kemiği, omurlar,kol kemiği) incelenir. Hastalığın daha ileriki dönemlerinde normal radyolojik tetkikler azalan kemik yoğunluğunu gösterir.
Tanı yapıldıktan sonra hastalık merhalelendirilir. Zira her hastada kaybbedilen kemik miktarı aynı değildir. Hastalığın erken tanısı emeliyle bilhassa menopoza giren kadınların 4-5 sene arayla kemik ölçümü yaptırmaları gereklidir. İlerlemiş bir kemik kaybını yerine getirmek çok zordur. Erken tanıyla bu kayıp oldukça yavaşlatılır.
KEMİK ERİMESİ REHABİLİTASYONU
Osteoporozda kaybedilen kemiğin yerine getirilmesinin zor olduğunu söylemiştik. Ancak kemik kaybı yavaşlatılabilir. Kemik erimesi rehabilitasyonu yoğun araştırmalara kapı aralamıştır. Bugün bakımından en geçerli metotlardan birisi östrojen rehabilitasyonudur. Böylelikle kemik erimesi süreci azalır. Bu rehabilitasyonla kalça ve omurga kemiklerinde kayıp azalmış ve bu rehabilitasyona ek olarak kalsiyum da ilave ettiğinde bu oran daha da fazla artmıştır. Kalsiyumun 30 yaşından önce uygun miktarda besinsel olarak alınması kemik erimesi ihtimalini oldukça arttırır lakin sonradan ilaç rehabilitasyonu şeklinde alınan kalsiyum daha mütevazi bir tesir gösterir. Kemik erimesi rehabilitasyonu uzun sürer ve en az 5 yıllık bir süreç gerekir ki etkinliğini göstersin.
Yaş ilerledikçe vücudun kalsiyumdan faydalanma ihtimali azalır. Zira emilimi azalmıştır. Kemik erimesinin önüne geçmek için kalsiyum balansını iyi ayarlamak gerekir. Ama tek başına, östrojen olmadan kalsiyum verilmesi rehabilitasyonda pek yarar sağlamamaktadır.
Östrojen rehabilitasyonuna tahammül edemeyen veya kullanılması bir takım tehlikeler yaratabilen hastalarda, kalsitonin rehabilitasyonu kemik kırığı rizikonunu azaltır. Umut vaadeden diğer rehabilitasyon yaklaşımı ise kemik erimesini seçici olarak azaltan bifosfonatların kullanılmasıdır.
KEMİK ERİMESİNDEN SAVUNMAK İÇİN
Osteoporozdan savunmak için alınacak tedbirler bu arada rehabilitasyonda de tesirli metotlardır. Bunların arasında östrojen ve kalsiyum alımı başta gelir. Ayrı olarak beslenmeye dikkat edilmelidir. Hareketsiz ve sporsuz bir hayat kemik erimesini arttırır. Yürümek, hafif spor yapmak kemik erimesini önlemek için faydalıdır. Zira adale gücümüz ve hareket yeteneğimiz savunur. Böylelikle vücut balansı savunmuş olur.
Sigara ve alkol kullanan kadınlar menopoza daha erken girer. Sigara vücuttaki östrojen düzeyini azaltır. Bu hem menopoza girmeye hem de kemik erimesinin artmasına kapı aralar. Alkol ise kemik yıkımını ve kemik yoğunluğunu arttıran bir etmendir. Bu yüzden kesinlikle alkol ve sigara bırakılmalıdır.
Tedavide hastanın yaşı, cinsiyeti, başka hastalık olup olmadığı önemli olduğundan mutlaka doktor kontrolünde olmak gereklidir.