1 ) Adolesan Hamilelik Nedir?
Ülkemizde, en çok da kırsal bölgelerde çok fazla karşılaşılan erken yaşta hamilelikler ve doğumlar, anne adayının fiziksel ve psikolojik bakımdan henüz gelişimi tamamlamış olduğundan dolayı, bir çok riski de beraberinde getirir.
Adolesan dönem, çocukluk ile erişkinlik arasında yer alan evreyi tanımlar. Dünya Sağlık Örgütü’nün 10 yaş ile 19 yaş arasında sınırlandırdığı bu dönem içerisinde ki kişi fiziksel, cinsel, psikolojik gelişimini tamamlar. Erken yaşta hamile kalan ya da doğum yapan kadınlar, 20 yaş ile 29 yaş arasında yer alan kadınlar ile kıyaslandığı zaman, hamilelik dönemi içerisinde yaşanan risklerde ve anne ölümlerinde artış olduğu görülür.
2 ) Adolesan hamileliklerin tehlikeleri
Erken yaşta hamile kalarak doğumu tamamlayan kadınlarda rastlanan komplikasyonların artması, anne adayının fiziksel ve psikolojik bakımdan henüz doğum yapmaya ve anne olmaya hazır olmamasından kaynaklanmaktadır.
Adolesan dönemde, doğumların genellikle zor geçmesinin sebeplerinden en önemlisi, kalça kemiğinin (pelvis) henüz net bir şekilde gelişmemesi ve hala gelişim evresinde olmasıdır. Kadının zor bir doğum geçirmesi fistül (anüsten birkaç santimetre uzakta, apse neticesinde meydana gelen akıntılı delikler), idrar ve dışkı kaçırma ve bunlara bağlı olarak kendini toplum içerisinden soyutlama gibi neticeler meydana getirebilir.
Anne adayının yeterli bir şekilde beslenmemesi, bu sebepten dolayı aneminin meydana çıkması, düşük, erken doğum, hamilelikte hipertansiyon ve sezaryen ile doğum tekrar erken yaşta hamileliğin sebebiyet vereceği rahatsızlıklar arasında yer alır.
3 ) Erken yaşta hamilelik bebeği nasıl etkiler?
Yapılan araştırmalar sonucunda, bebek ölümlerinin 15 yaş altı annelerde, 20 yaş altında ki kadınlara kıyasen çok daha fazla olduğunu gösterdi. Aynı zamanda erken yaşta hamile kalan kadınların bebeklerinde gelişim geriliği ve erken doğum riski çok daha fazladır. Bunların haricinde bebeğin düşük kilo ile dünyaya gelmesi ve nörolojik rahatsızlıkların daha fazla görülmesi de, adelosan hamileliklerin meydana getirdiği sonuçlardan bazılarıdır. Nörolojik hastalıklar, daha sonra ki yaşlarda, çocukta zeka geriliği, serebral palsi (hastalık değildir, bir grup nörolojik bozukluğu ifade eder), epilepsi (sara) gibi sinirsel problemler ile karşılaşılmasına sebep olur.
Ergenlik çağına gelmeden, erken yaşta hamile kalmak ya da doğum yapmak, netice olarak hem annenin hem de bebeğin sağlığını ciddi anlamda tehdit edebilir. Mümkün mertebe bu çeşit hamileliklerin meydana gelmesi önlemeli ve kadına korunma teknikleri, cinsel yol ile bulaşan hastalıklar, doğru beslenme gibi konularda eğitim verilmelidir.
4 ) Erken Evlilik
Ülkemizde ergen hamileliğinin en temel sebebi, kültürel bir şekilde erken yaşta gerçekleşen evliliklerdir. Yapılan araştırmalar, ülkemizde en çok Doğu Anadolu bölgesinde her 10 kadından minimum birinin 15 yaşından önce evlenmiş (evlendirilmiş) olduğunu belirtmektedir. Aynı kültürel yapı neticesinde de bu gençler doğum kontrol metotlarını bilmediği için, hatta hamile kalmaya teşvik bile edilmekte ve erken yaşta hamile kalmaktadırlar.
5 “Modern” Toplum
Her ne kadar batı ülkelerinde görüldüğü gibi çok olmasa da ülkemizde özellikle büyük şehirlerde evlilik gerçekleşmeden yaşanan hamilelikler mevcuttur. Bu hamileliklerinde sayıları her geçen gün daha da fazlalaşmaktadır. Kentleşme ve gelişme ile alakalı olarak evlilik yaşının ilerlemesi ve gençlerin evlilik öncesi (gençlik/ergenlik dönemlerinde) cinsel yaşam ve tutumlarının eskiye göre değişiklik göstermesine bağlı olmaktadır.
Bunun nedeni her ne olursa olsun, ergen yaşta gerçekleşen hamileliğin çok fazla fizyolojik riskleri olabileceği gibi, önemli psikolojik sorunlara da neden olması mümkündür. Böyle bir durumda yaşanılabilecek ilk sıkıntı, hamileliğin devam ettirilip ettirilmemesi ile alakalıdır. Evlilik dışı gerçekleşen hamileliğin büyük bir geneli sonlandırılmaktadır. Fakat uygulanan işlem sonrası, genç kız yeterli sosyal ve psikolojik desteğe sahip olmadığı durumda, ciddi bir travmaya maruz kalmaktadır. Hele bu durumu ailesi ve/veya yakınlarının bilmesi gibi bir imkanı bulunmayan bir genç, bu travmayı daha da şiddetli yaşayacaktır. İstediği zaman yeniden olup olamayacağı ile alakalı sıkıntılar, hamilelik sonlandırma ile alakalı duyduğu suçluluk duygusu, aile/çevreye yalan söylemek/saklamak ile ilgili suçluluk ve bütün bunların stresör olarak baskı yapması ile beraber partneri ile yaşanabilecek ilişki sorunları, bu tip travmaların en baş nedenleridir.
Ergen zaten içinde bulunduğu yaş döneminden dolayı çok sayıda hormonal ve psikolojik değişimi arka arkaya yaşamaktadır. Daha kendini tanımaz, kendi kimliği ile alakalı çeşitli bocalamalar yaşarken, anne kimliğini alacak olması olduğu gibi bir stresördür. Bu duruma bağlı olarak anne adayının ciddi duygusal sorunları yaşaması, travmatize olması ve bu durumun çiftlerin ilişkilerine yansıması görülen ve görülme olasılığı yüksek olan bir durumdur. Aynı zamanda yetişkin olmayan bir anne tarafından dünyaya getirilip büyütülecek olan çocuğun da, ayrıca psikolojik sağlığının boyutlarından şüphe edilmelidir.
Şekli, nedeni ya da neticesi her ne olursa olsun, ergen hamileliğinin meydana getireceği psikolojik travma ile başa çıkmanın en etkili şekli, bu durumun önlenmesi için baştan bir takım tedbirlerin alınmasıdır. Hamile olunması durumunda ise, kişinin kararı ne olursa olsun gerekli olan psiko sosyal yardımın sağlanması çalışılmalıdır.